Huor o gün biraz sıkılıyordu. Yolda tek başına yürürken biriyle karşılaştı. Bir madenciye benziyordu. Üstünde kirlenmiş, sarı ve siyah renge bürünmüş bir önlük vardı. Önlüğün ceplerinden birinde ise küçük bir tokmağa benzer bir şey vardı. Madenci birden durdu. Belli ki Huor'un farklı biri olduğundan şüphelenmişti. Ama sanki çok da şaşırmamış gibi bir havası vardı. Adam durdu ve Merhaba çocuğum, Benimle gelebilir misin? dedi. Huor biran şaşırmıştı. Ne yapacağını bilemedi. Ama sonra sadece Tamam.. demekle yetindi..
Adam hızla yürürken Huor bir yandan ona yetişmeye çalışıyor bir yandan da adamın ne istediğini düşünüyordu. Adam biran duraksayıp patikanın yanındaki ormanın içine daldı. Huor da ormanın içine girdi. Ama ormana girdiğinde etrafta kimseyi görememişti. Etrafı incelemeye başladı. Ormanın egzotik bir havası vardı. Birden gözüne bir şey battı. Ağaçların birinin üstüne bazı şekiller işlenmişti. Tek tük yazılar da vardı. Huor diğerlerinden farklı olan ağacın yanına doğru yavaşça yürümeye başladı. Birden ağaçtan kartal yüzüne benzer bir tokmak çıkmaya başladı. Huor onu kendine doğru çekmeyi, üstten ve alttan bastırmayı denedi. Ama hiçbiri işe yaramadı. Sonunda bir ihtimal tutabilir diye - kendi böyle düşünüyordu.. - tokmağı ağacın gövdesine doğru itmeye başladı. Bu işe yaramışa benziyordu. Tokmağa benzeyen cisim içeri doğru gömülmeye, ağacın kabuğu yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Bu eski model bir asansöre benziyordu. Huor bindi ve birinin onu aşağı doğru indirmesini bekledi. Ağacın kabuğu kapanmaya başladı. Huor aşağı çekildiğini anlamıştı. Etraf zifiri karanlıktı. Huor cebinden çıkardığı renkli taşları havaya kaldırdı ve bir şeyler mırıldandı. Etraf birden aydınlanmıştı.
Her ihtimale karşı yayını eline almıştı. Ne olacağı belli değildi. Yeniden yolda gördüğü adamın sesini duydu. Anladığı kadarıyla bir şeyler mırıldanıyordu. Huor biran durduğunu hissetti. Sonunda gelmişti. Ağacın kabuğu açılmaya başlamıştı. Huor biraz rahatladı. Burada ışık sorunu yoktu. Bu yüzden Huor taşlara doğru yeniden bir şey mırıldandı ve cebine koydu. İlerlemeye devam etti. Mağara gibi bir yerdeydi. Etrafta çok sayıda kılıç, ok, yay vardı. Bunlardan ayrı olarak başka şeyler de vardı. Etrafta altın, elmas gibi madenler de vardı. Ama Huor’un dikkatini bir şey çekti. Çok az sayıda demir ve gümüş vardı. Neredeyse yok denilecek kadar az. Adam tekrar Huor’a döndü. Sonra da “Olum.. Sana bir görev vereceğim. Belli bir şamansın. Ben de şamanım. Ama çok yaşlandım. Bunu yaparsan sana büyük bir hediye vereceğim..” dedi. Huor yardım etmek istiyordu ve yardım da edecekti. Adama “Tamam.. Görevi söylerseniz düşünürüm. Ama sizin için bunu yapacağım..” dedi. Adam sevinmişe benziyordu. Artık daha rahat bir şekilde “Senden gümüş ve demir istiyorum.. Ben dağdaki mağaralara çıkamadığım için bunları senden istiyorum.. Dağlardan bana bulup getirirsen çok iyilik etmiş olursun..” dedi..
Huor dışarı çıkmak için asansöre ilerledi. Ama adam onu durdurup bir eldiven verdi. Bu eldivenin ne işe yaradığı anlattı. Asansörle çıktıktan sonra hızla koşmaya başladı. Sonunda dağa varmıştı. Ama sıra madenleri bulmaktaydı. Aramaya devam ederken birden ayağı kaydı ve bir boşluğa yuvarlandı. Nerede olduğunu bilmiyordu. Cebinden taşları tekrar çıkardı ve yeniden bir şeyler mırıldandı. Etrafı araştırıyordu. Birden bir kaya gördü. Etrafında bazı şeyler pırıldıyordu. Huor bunun gümüş olduğunu anladı. Daikyu’yu sırtından çıkardı ve Chaos Blast saldırısını kullanarak gümüş kayayı parçaladı. Kayayı eldiven yardımıyla tuttu. Eldiven kayayı biranda emdi. Sonra daha fazla ilerlemeye başladı. Biran gözüne bir şey daha çarptı. Yine taşlardan yansıyan ışık Huor’un gözüne çarpmıştı. Huor onu da patlatıp eldiven ile emdi.
Yine koşarak aynı ağacın yanına geldi. Tokmağı itti ve aşağı indi. Sonunda yaşlı adamın istediklerini yapmıştı. Adama eldiveni verdi. Adam da kayaları eldivenden dışarı aktardı. Huor'a çok teşekkür etti. Huor bir kişiyi mutlu ettiği için sevinmişti. Adam ona hediye olarak bir pelerin vermişti. Huor bu pelerinin ne işe yaradığını bilmiyordu ama kendisine çok yardımı dokunacağını anladı. Oradan dışarı çıktığında ise evine gitti ve yorucu bir günün stresini uyuyarak attı..